Genel

Suriye’de Yoksulluk ve Zorlu Yaşam Koşulları

Esad rejiminin devrildiği Suriye’de halk oldukça zor koşullarda yaşıyor. Halkın yüzde 90’ı yoksulluk içinde. Uluslararası yardım kuruluşlarına göre koşulların hızla iyileşmesi beklenmiyor.Lama Ahmad, 2013 yılında Suriye’den kaçıp Almanya’ya sığınan eski bir diplomat. Almanya’ya hızla uyum sağlamayı başaran Ahmad, Brandenburg eyaletinde bir belediyede çalışıyor. İşinin yanı sıra da çocuk hakları ve fırsat eşitliği için aktivist olarak faaliyetler yürüten Ahmad, son dönemlerde ise ülkesinin yeniden inşasına destek olmak için Suriye’ye dönüp dönmemeyi düşünüyor.

Yaklaşık 15 yıl süren iç savaşta büyük yıkımın yaşandığı Suriye’de halk da yoksulluk ve birçok sıkıntı ile karşı karşıya. Yardım kuruluşu Caritas International’ın Almanya Yöneticisi Oliver Müller, Suriye nüfusunun yüzde 90’ının yoksulluk, yüzde 40’ının da zor koşullarda yaşadığını söylüyor. Ülkenin büyük bölümünün, ısınma sorunu bulunan ve suyu olmayan yıkılmış evlerden oluştuğunu anlatan Müller, “Elektrik günde sadece iki saat veriliyor. Ayrıca beslenme yetersizliği sorunu da mevcut” sözleriyle ülkedeki kötü koşullara dikkati çekiyor. Müller, doktorların ve sağlık personelinin yüzde 70’inin Suriye’yi terk ettiğini ve bugün 13 yaşında olan çocukların ise hayatlarında hiç okula gitmediğini belirtiyor.

Müller, Suriye’de insani yardım alanında çalışan meslektaşlarından olumlu haberler almadıklarını belirterek, “Şu anda öncelikle hayatta kalmalarını sağlamak için çok şey yapılması gerekiyor ve iyimser bir tahminle bile bunun çok uzun süre alacağını düşünüyorum” diyor.

İktidar hükümet deneyimi olmayan İslamcılarda

Suriye’deki geçici hükümetin halka yeni bir başlangıç sözü vermesine rağmen icraata geçmemesi nedeniyle karamsar bir tablo çizdiğini söyleyen Müller, “Belki de onun için gerekli koşullar kötü olduğundan harekete geçemiyorlar” diye ekliyor.

Suriyeli eski diplomat Lama Ahmad ise Ocak ayı sonunda geçiş dönemi cumhurbaşkanı ilan edilen İslamcı milis Hayat Tahrir Şam (HTŞ) ve lideri Ahmed Şara öncülüğündeki isyancı gruplardan çok büyük beklenti içinde olmamak gerektiğini düşünüyor ve “Gerçekçi olmak gerek” diyor. Suriye geçiş yönetiminin çaba gösterdiğine ancak birçok hata yaptığına işaret eden Ahmad, “Ülke yönetme konusunda deneyimi de olmayan askeri bir grup söz konusu” diye vurguluyor. Yaptırımlar hayatı zorlaştırıyor

Suriye’yi zorlayan unsurlardan biri yaptırımlar. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) tarafından yıllardır uygulanan yaptırımlar birçok alanda hala geçerliliğini koruyor. Caritas International’ın Almanya Yöneticisi Müller, “Küçük işletmeler bile herhangi bir yaptırım listesinde yer aldıkları için üretim için gerekli parçalara ulaşmakta zorlanıyor” diye mevcut durumu aktarıyor. Bir yardım kuruluşu olarak yaptırımları en çok da mali kaynak transferinde yaşadıklarını belirten Müller, Suriye’ye para aktarmanın çok karmaşık, pahalı ve aşırı derecede de uzun süren bir iş olduğunu söylüyor.

Suriye’ye para havalesi söz konusu olduğunda, Alman bankaları bir hata yapacakları endişesiyle hala çok temkinliler ve buna pek yanaşmıyorlar. Özellikle finans sektöründe, ABD’nin her yaptırım ihlalini ağır şekilde cezalandırması nedeniyle bu alanda büyük bir ihtiyat söz konusu. Önemli pek çok Suriye bankası artık yaptırım listelerinden çıkarılmış olsa da bu bilgi de henüz yeterince yaygınlaşmış görünmüyor.

Yaptırımlarda bir arka kapı açık bırakmak

Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın Orta Doğu Özel Temsilcisi Tobias Tunkel, yaptırımlar meselesinin çok karmaşık bir konu olduğunu söylüyor. AB’de yaptırımların kaldırılması için 27 üye ülkenin tamamının onay vermesi şart. Tunkel, ancak yaptırımların toptan kaldırılması tavsiye edilmediğini, AB’nin yaptırımları kapsamında Beşar Esad rejimi mensuplarının bulunduğunu hatırlatıyor. Tunkel, “Elbette kimse Esad ve yardakçılarının Avrupa bankalarındaki dondurulmuş mali varlıklarına erişmesini istemiyor” diye ekliyor.

Bunlara ilaveten Suriye’deki geçici hükümete duyulan güven de sınırlı. Tunkel, “Eğer işler tekrar tersine dönerse, yaptırımların yeniden hızla devreye girmesini sağlayacak bir mekanizma da gerekli” sözleriyle temkinli olunması gerektiğine işaret ediyor.

Suriye’deki herkes için özgürlük ve güven

Suriye’de Alevilere yönelik geçen ay yaşanan şiddet olayları geçiş yönetimine güvensizliğin sürmesine yol açtı. Mart ayında Alevilerin yoğun yaşadığı kıyı kentlerde binden fazla kişinin hayatını kaybettiği çatışmalar ve katliamlar yaşanmıştı. Bu nedenle geçiş hükümetinin ülkede yeterince kontrol sağlayamadığına ve Suriye’de hala aşırıcılık ve terör hücrelerinim bulunduğuna dair büyük bir endişe hakim.

Almanya’da Olaf Scholz liderliğindeki hükümet, Suriye’de kadınlar ile bütün etnik ve dini grupların mensupları dahil tüm Suriyeliler için özgürlük, güven ve fırsat sağlanması halinde yardımda bulunmayı taahhüt etti.

Yeni federal hükümet nasıl bir pozisyon alacak?

Kurulacak yeni federal hükümette Dışişleri Bakanlığı muhafazakar Hristiyan Demokrat Birlik’e (CDU) geçiyor. Kalkınma Yardımı Bakanlığı ise Sosyal Demokrat Parti’de (SPD) kalmaya devam edecek. Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Özel Temsilcisi Tunkel, yeni hükümetin Suriye’ye yönelik yüksek düzeyde angajmanını sürdüreceğinden kesinlikle emin. Almanya’nın da desteğiyle Suriye’deki geçiş sürecinin başarılı olma olasılığının yüksek olduğu görüşünün hakim olduğunu belirten Tunkel, bunun bir “parti politikası” ile bağlantılı olmadığını, Almanya’nın çıkarları doğrultusunda belirleneceğini kaydediyor.

Caritas International’ın Almanya Yöneticisi Müller ise yeni hükümetin de önceki hükümet gibi Suriye’ye yardımları koşullara bağlayacağı görüşünde. Afganistan tecrübesine de işaret eden Müller, “Hiçbirimizin bir tür Taliban rejimine mali veya siyasi yardım yapmak istemeyeceği ortada. Yardımlarımızın amacının ne olduğunu net bir şekilde ifade etmemiz dürüstçe olacaktır” diye vurguluyor.

Almanya’dan çok fazla yardım beklenmiyor

Suriye’nin yeniden inşasının en az 250 milyar dolaramal olacağı tahmin ediliyor. “Almanya buna ne kadar katkıda bulunabilir ve bulunmak ister?” sorusu cevap beklerken Avrupalılar ve dolayısıyla Almanya son yıllarda Ukrayna’daki savaşla meşgul ve Suriye uzun zamandır siyasetin ilgi odağında değil. Yeni kurulacak federal hükümetin bütçedeki darlık nedeniyle tasarruf etmesi de kaçınılmaz.

Ancak Tunkel, federal hükümetin görevinin sadece mali kaynak temin etmek olmadığını, aynı zamanda Suriye’deki yaşam koşullarını iyileştirecek çerçeveyi sağlamak olduğunu da düşünüyor. Tunkel, ülkedeki geçiş sürecinin dış aktörlerin müdahalesi olmadan, halkın kendisi tarafından şekillendirilebilmesi için uluslararası toplumun gerekli ortamı sağlaması gerektiğini ifade ediyor.

“Git ve Gör” ziyaretleriyle Suriyelilerin ülkesini görmesi

Ancak Müller, federal hükümetin mali bir destekte bulunmasının iyi olacağı görüşünde. Müller’e göre mesela ülkedeki durumun iyileştirilmesi yönünde bir başlangıç finansmanı verilmesi iyi olabilir. Böylece Suriye’den gelmiş birçok sığınmacı ile özel yatırımcı ülkenin yeniden inşa sürecine katkıda bulunmak için geri de dönebilir.

Esad rejiminin devrilmesinin hemen ardından Almanya’da birçok sığınmacının artık ülkelerine geri dönebileceği gündeme gelse de Suriye’deki durum göz önünde bulundurulduğunda dönüşün “belirsizliğe doğru bir yolculuk olacağı” görüşü hakim. Almanya İltica Hukuku, Türkiye’nin müsaade ettiği “Git ve Gör” ziyaretlerine, yani geçici olarak memlekete gidip duruma bakmayı da yasaklıyor. Tunkel’e göre ise Alman hükümetinin gönüllü geri dönüş için daha esnek bir çizgi izlemesi gerekiyor.

DW Türkçe’ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

Haber Kaynak : SONDAKIKA.COM

“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu